Şayet eğitimin amacı sadece bir konuda veya alanda bilgi sahibi kılmak ise takrir metodunu kullanmak tartışma metodunu kullanmaktan çok daha iyidir. Eğer, eğitimin amacı problem çözümleme yeteneklerinin geliştirilmesi ise, o takdirde en cılız sınıf tartışması bile birçok anlatımdan daha üstündür.
Eğitim tarihinde ve günümüzde en yaygın ve aynı zamanda “en eski” niteliğini de taşıyan geleneksel bir öğretim metodudur. Eğitimin örgün hale geldiği Antik çağ Yunan okullarında, Ortaçağ medreselerinde ve Hıristiyan okullarında öğretim genelde bu metoda dayanıyordu. Gerek bilim ve toplum felsefesi, gerekse dinî konular en iyi şekilde ancak sözle anlatılabiliyordu. Öğrenciler genellikle pasif alıcı durumda idiler ve sadece dinleyerek, not tutuyorlardı.
Bu metot, bugün de genellikle sosyal bilimler alanında ağırlıklı olmak üzere, sözlü anlatım gerektiren hemen bütün eğitim-öğretim faaliyetlerinde kullanılıyor. Eğitim vasıtasıyla kısa zamanda organize bilgi sunulmak isteniyorsa, kullanılacak en iyi metot budur. Bilgi düzeyindeki davranışların kazandırılmasında çok etkili olan bu metot, aynı anda çok sayıda kişiye hitap edilebilmesi dolayısıyla da avantajlıdır. Ancak bu metodun iyi kullanılabilmesi, öğretmenin bilgisine, ses tonuna, (konuşma temposu, ahengi, telaffuzu, zamanlama), diyalektik metodu iyi kullanmasına, jest ve mimiklerine bağlıdır. Bu metot ile ders anlatılırken drama tekniği, tasvir, açıklama ve hikâye ustalıkla kullanılmalıdır.
Anlatma yöntemi, çağdaş eğitimciler tarafından genellikle çok kötü eleştirilmiş ve hatta yasaklanması bile istenmiştir. Bu haksız ve aşırı değerlendirmeler doğru değildir. Ama gene de anlatma metodunun bazı hatalı yönleri vardır:
Tüm eleştirilere rağmen, anlatım metodunun şu anda eğitim sisteminin her seviye ve dersinde hâlâ en yaygın olarak kullanılan bir ders verme biçimi olması, onun bazı iyi yönlerinin de olduğunu göstermektedir. Bunlar kısaca şöyle sıralanabilir:
Bazı eğitim çevrelerinde, konferans şeklinde ders vermenin kötü bir metot olduğu, eğitim bilimi prensiplerine ters olduğu şeklinde bir kanaat vardır. Oysa bazı kişiler yüzlerce kişiyi hiç sıkmadan ve vermek istediği mesajların tamamını verecek şekilde güzel konferanslar verebilir. Tecrübe ve gözlemlerimiz, konferansın kalitesinin önemli ölçüde onu veren kişinin yeteneğine, o andaki havasına, konuya ve dinleyici kalitesine bağlı olduğunu gösteriyor.
Konferans veren bir konuşmacı; anlatacağı hâkim olmalı ve diyalektik tekniklerini iyi kullanmalıdır. Zamanı kullanmada, topluluk karşısında gezinmede, jest ve mimiklerinde, ses tonunu kullanmada ve kendisine yardımcı araç-gereçleri kullanmada da usta olmalıdır. Her öğretmenin tiyatroculuk yönü olmalı, anlattığı şeyi zevkle anlatmalıdır. Anlatacağı konuyu çok iyi plânlamalı, açık ve kısa cümlelerle konuşmalıdır. Konuşması uygun bir hızda olmalı, sesi çok açık olarak işitilebilmelidir.
Dinleyicilerin büyük çoğunluğunu her an kontrol edebilmeli, bunun için bir köşeye, bir gruba değil, her zaman genele hitap etmelidir. Gerektiğinde ilgiyi çekebilmek için soru sormalı veya soru sorulmasına izin verip, gelen sorulardan konu ile veya grubun geneli ile ilgili olanları cevaplandırmalıdır.
WhatsApp us